28 Aralık 2014 Pazar

Dinlerkenki Serbest Çağrışımlarım

Yalnızlığım benim sidikli kontesim.
Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi.

Yalnızlığım benim sümüklü yavrucuğum.

Ne kadar güzel olursak kimse bilmez bizi.

Bir cebinde das kapital, bir cebinde kenevir tohumu.

Görkemli sakalın sahibi Suphi. Cigara da sarardı.

Ağlaşmalar arasında sararan cigara söndü.

Mütebessim sakallı kişiyi kitaba kim yapıştırmıştı.

Suphi kayan yıldıza ağlayan nereli olduğu bilinmeyen adam.

Eski zamanlarda sürgün kasabaları vardı.

Hatta sürgünler vardı. Sürgüne gönderilenler vardı. Bursa vardı. Nesin demişlerdi birgün Aziz'e, göndermişlerdi Bursa'ya, acaba çok ağlamışmıydı Bursa'da.

27 Aralık 2014 Cumartesi

Hayvan ve Bitkide Acı

... Fiziksel acı meselesine dönelim. Acı, benzer şekilde, biyoloji literatürüne bakmaya üşenmezseniz eğer, insanda da, hayvanda da denk gelecek şekilde işlemektedir. Hayvanlar da, insanlar da acıdan kaçmakta, acıya benzer tepkiler vermekte; akılları ve duyuları sayesinde acı verici şeylerden sakınmaktadırlar. Kimi aklıevveller, bu noktada bitkilerin de, sinir ve hormon sistemi olmamasına rağmen, acı çektikleri gibi temelsiz ve gülünç bir iddia ortaya atmaktadır. Fakat, Darwinci olsun yada olmasın, biyolojik kuramlar, konum itibariyle kökleri nedeniyle sabit bir canlı türü olan bitkilerin acıdan kaçamayacaklarını, dolayısıyla, sürekli "işkence çekeceklerini", haliyle, bu şekilde bir biyolojik gelişimin de olamayacağını belirmektedir. Aksi takdirde, bahçenizdeki ağacı budamaya çalıştığınızda, kollarını kesmek istediğiniz bir atın verdiği tepkiye denk bir tepkiyle karşılaşmanız gerekirdi. Dolayısıyla, eğer hayvanlar da bizim gibi acı çekiyorlarsa, neden onları dolaylı ya da doğrudan bir şekilde öldürüyoruz? ...

-----
Hayvanı Yememek - Bir Peter Singer Okuması, Türler ve Cinsler, Can Başkent, Kibele Yayınları, Sayfa 96

25 Aralık 2014 Perşembe

Kararlar ve Ötesi

Bilim yada bilimsel metod hayatımızın her yerine girmiş bulunmakta. Bu bilimsellikte uzmanlığı gerektirmekte.

Ömrüm, yaptığım tercihler konusunda uzmanlaşamayacak kadar kısa. Araştırmalar, okumalar yapıp bir kanaate varırım. Bu doğrultuda karar alıp uygulamaya geçerim. Daha sonra elimde araştırmalarım sonucu bu ahlaki sonuca ulaştığımın bilgisiyle diğer sorunlarımı araştırmaya ve yaşamaya devam ederim.

Artık gündemim değişmiştir. Hem, araştırmalarımı da insanları ikna etmek için değil, kendim ikna olmak için yapmışımdır.

Birgün bir dost meclisinde oturup muhabbet ederken birisi ahlaki gerekçelerle aldığım kararı sorgular ve gayet masa başında benim bu kararımın yanlış olduğu çıkarımına varır. Ben de o kişiyi ikna çabasında olmadığım için sadece araştırmalarımda aklımda kalanlarla kendi kararımı savunmaya çalışırım.

Herkes benim kadar duruma duygusal yaklaşmayabilir ama ben bu savunmayı adamakıllı gerçekleştiremediğim için dost meclisinde gerekçelerimi yada belgelerimi ortaya koyamadığım için benim bu konudaki imanım sarsılır.

Fakat ben bu mesele üzerinde uzun okumalar emekler vermişimdir.

Şimdi tekrar baştan bu arkadaşı ikna etmek için bu araştırmaları gerekli belgeleri tekrar mı araştırmalı ve bu arkadaşın önüne sunmalıyım?

Yoksa iman eden bir kişinin yaptığı gibi imanımı sarsmamak için taasupta bulunup kişilerin eleştrilerini görmezden mi gelmeliyim?

Ahlaki yada etik sebeblerle yaptığım tercihlerin konusunda uzman olmak zorunda mıyım?

Kişilerin dost meclislerinde veya toplu muhabbetlerinde diğer insanların inançlarını sarsmaya hakları var mıdır?

Sevgi satın alınabilir mi?

https://pinarhanpolat.com/genel/sevgi-satin-alinir-mi Satın alınan şeyler kulağa ucuz ve bayağı geliyor. Sevgi satın alınırsa satın alınmı...